Koronavirüs ile beraber yeni normallere alışmaya çalışıyoruz. Yalnız bu aralar sıcakların da artması ile klimaların koronavirüsü taşıyıp taşımadığı tartışılıyor.
Özellikle 40 derecenin üstüne çıkan şehirlerde, güneşten ve sıcaklardan kaçanlar yaz aylarında AVM gibi klimalı yerleri tercih ediyordu.
Avrupa Isınma, Havalandırma ve İklimlendirme Birliği (REHVA), koronavirüs büyüklüğündeki partiküllerin, havada kalarak uzun mesafeler dolaşabileceği konusunda uyarılar yapmıştı.
Bu yüzden REHVA, merkezi havalandırması olan yerlerden kaçınılması konusunda uyarı yapıyor, zira bu sistemlerin filtresi virüsler konusunda yetersiz kalıyor.
Kanada’da Alberta Üniversitesi’nde Makina Mühendisliği departmanında görevli Prof. Brian Fleck, bu konunun uzun süredir insanların radarında olduğunu belirtiyor.
Reklam
Fleck, teknik olarak hasta bir kişinin odasında hapşurması ile virüsün merkezi sistemden dolaşıp, başka bir odada yeniden ortaya çıkabileceğini savunuyor.
Teknik konulara girmeden önce, evde veya kalabalığın az olduğu alanlarda böyle bir riskin oldukça az olduğunu belirtmek lazım. Ama AVM gibi alanlarda bu risk artıyor.
Bu riski azaltmak için ise daha iyi filtrelerin kullanılması ve dışarıdan gelecek havanın artırılması çözüm olabilir. Ama bunların hepsi ayrı bir maliyet veya daha fazla elektrik tüketilmesi anlamına geliyor.
Bununla beraber Kanada değil de ABD’de Arizona ya da Türkiye’de Adana gibi daha nemli bölgelerde ise dışarından içeriye nem ile yüklü havanın alınması daha içeriyi daha da sıcak yapabilir ve bu havayı soğutmak ekstra bir maliyete de yol açabilir.
REHVA’nın ABD ayağı ASHRAE de, içerideki sıcaklığın kontrol altına alınması, daha küçük odalara kişisel hava filtrelerinin eklenmesi ve hava yönünün değiştirilmesi gibi yöntemlerin de bu konuda etkili olabileceğini savunuyor.
Yalnız bu değişiklikleri eski binalara uygulamak yeniden fazlaca bir maliyete yol açıyor.
Uzmanlar bunun için hastane harici binaların havayı soğutmadan içereye almasını, alınabilecek en iyi filtrenin sisteme eklenmesini, sistemlerin tüm gün boyunca çalışmasını öneriyor. Nemli bölgelerde ise kapalı alanlarda nem oranının %40 ile %60 oranında kalmasını öneriyorlar.
Özetle, uzmanların bazı önerileri var ama bu konu hala tartışılmakta. Umut ediyoruz aynı tartışmalar Türkiye’de de yapılıyordur.
Kaynak: Treehugger