Temiz Hava Hakkı Platformu, ‘Kara Rapor 2020: Hava Kirliliği ve Sağlık Etkileri’ çalışmasını yayınladı.
Türkiye’nin dört yıllık hava kirliliğine odaklanan raporda, bu kirlilikten kaynaklanan önlenebilir can kayıpları verileri de ele alınmış.
Raporda, 30 ilde yaşayan 18 milyon kişiye ait hava kalitesi verilerinin yetersiz olduğuna dikkat çekilmiş. Buna ek olarak her 5 ilden 1’inde de hava kirliliğinin sağlık etkileri, yetersiz veri nedeniyle hesaplanamamış.
Toplam 2 milyon 196 bin kişinin yaşadığı Eskişehir, Muş, Uşak ve Şırnak illerinde hava kirliliği seviyesi üç yıldır bilinmiyor. Ayrıca, kanserojen olan ince partikül madde (PM2.5) ölçümü yılın %90 ve üzeri günde yapılmadığı için 60 ilde de yeterli veri bulunmuyor.
Platform’un Halk Sağlığı Uzmanları Derneği temsilcisi Prof. Dr. Çiğdem Çağlayan, acil olarak hem PM10 istasyonlarındaki ölçüm yapılan gün sayısı açısından veri kalitesinin iyileştirilmesi, hem de PM2.5 ölçümü yapılan istasyon sayısının artırılması ve mevzuatta PM2.5 için ulusal sınır değer belirlenmesi gerektiğin altını çizdi.
Elde olan veriler ise hava kirliliği konusunda çok da iyi bir resim çizmiyor. Verilere göre 2019 yılında Türkiye’de hava kirliliği (PM10), 51 ilin %98’inde Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ)’nün sınır değerlerinin üzerinde gerçekleşti.
Bazı illerimizde, 2016’dan beri hava kirliliği Dünya Sağlık Örgütü’nün yıllık sınır değerlerinin 4-6 katına kadar çıkıyor.
Uzmanlar, 2019 yılında hayatını kaybedenlerin %8’ini hava kirliliğine bağlıyor. Yani geçtiğimiz yıl, 31 binden fazla kişi hayatını hava kirliği yüzünden kaybetti.
2017 yılından beridir her yıl hava kirliliği trafik kazalarının 6 katından fazla ölüme sebep oluyor. İstanbul Türkiye’de hava kirliliğine bağlı ölüm sayısının en yüksek olduğu il. İstanbul’u İzmir ve Manisa izliyor.
Bununla beraber 2019 yılının en kirli havasına sahip Iğdır ilinde, son üç yıldır sürekli yüksek olan hava kirliliğine bağlı ölüm yüzdesi, ilde yaşanan toplam ölümlerin %33,5’ini oluşturarak rekor seviyeye çıkmış durumda.
Son dört yıl boyunca düzenli olarak aşırı kirli hava soluyan Iğdır, Düzce, Manisa, Bursa, Kahramanmaraş, ve Afyon’da ise hava kirliliği çözülemeyen kronik bir sorun haline gelmiş.
Türkiye’de yalnızca Ardahan, Tunceli, Rize, Artvin, Bitlis’te hava kirliliği üç yıl üst üste en düşük seviyede ölçüldü. Yine de, bu illerdeki hava kalitesi seviyelerinin bazıları Dünya Sağlık Örgütü’nün önerdiği kılavuz değerlerin üzerinde.
Kirliliğin ana sorunu ise kömürlü termik santraller başta olmak üzere sanayi tesisleri ve evsel ısınma amaçlı kömür kullanımı olarak belirtiliyor. Hava kirliliğinin yoğun olduğu yerlerde planlanan kömür santralleri ise gelecek için büyük problemler oluşturabilir.
Temiz Hava Hakkı Platformu üyelerinden Yuva Derneği temsilcisi Dr. Pınar Özfırat “COVID-19 virüsü pandemisi sürecinde hava kirliliğinin etkilerini daha çok gürdüğümüzü de dikkat çekti.
Özfırat, uzun süre kirli hava soluyan kişilerde oluşan kronik hastalıkların enfeksiyonlara zemin hazırlayarak ne kadar büyük bir sağlık tehditi oluşturduğunu bir kez daha yakından gördüğümüzü belirtti.
16 sivil toplum kuruluşunun bir araya gelerek oluşturduğu Temiz Hava Platformu, sağlıklı bir çevrede yaşamanın en temel şartlarından birisi olan hava kalitesini kalıcı olarak iyileştirebilmek için atılması gereken adımlarını şöyle listeledi:
- Tüm hava kalitesi ölçüm istasyonlarının veri kalitesinin arttırılması,
- Kanserojen olan ince partikül madde (PM2.5) kirleticisinin tüm illerde ölçülmesi ve ince partikül madde (PM2.5) için ulusal sınır değerleri içeren mevzuat düzenlemeleri yapılması,
- Çevre yatırımlarını tamamlamamış kömürlü termik santrallerin çalışmasına izin verilmemesi,
- Planlanan sanayi tesisleri için sağlık etki değerlendirme yapılması,
- Halk sağlığını merkeze koyan, sürdürülebilir istihdam ve krizlere karşı dayanıklı modeller oluşturmayı amaçlayan ekonomik toparlanma paketleri oluşturulması.
Rapor ve Temiz Hava Hakkı ile ilgiyi detaylı bilgilere https://www.temizhavahakki.com/‘dan ulaşabilirsiniz.